12 Aralık 2008 Cuma

baştan belirtiyim ki, tutarlı olmak gibi bir iddam yok. yaptığınız işte, sevgilinize karşı, ailenize, arkdaşlarınıza karşı tutarlı olmak gibi bir sorumluluk yüklemişizdir her nedense kendimize. ama yazar gibi hayali bir karakterin tutarlı olmak gibi bir zorunluluğu olduğunu düşünmüyorum. kaldı ki, hem içerik hem de üslup açısından birbirleriyle tutarsız yüzlerce metin arasından bir tane eli ayağı düzgün bir şey çıkarabilsem ne ala, geri kalan doksan dokuz tanesini gözümü kırpamadan çöpe atabilirim.

tutarlı olmamak, bir blog yazarını daha özgür kılıyor!-ve belki de daha yaratıcı?

bu bir önsöz. bu yazı da ben de çok iyi biliyoruz ki çok da kalıcı olmayan bir önsöz. hep ilk yazılanlar silinirmiş. Sanırım henüz asıl konunun ne olacağını bilmediklerinden bahsi geçen kısımlar şuursuzdur, saçmalarlar. Belki de sırf başlamış olmak için yazılmışlardır. Bu nedenlerden dolayı da yok olmaya en yakın olanlardır.

&&ÖNSÖZ&&

Neden blog yazıyorum? Sanırım gelişen teknoloji, bir zamanlar yazarlık denemesinde bulunmuş ve daha sonra kendi yavanlığını farketmiş benim gibilerin aklını çeliyor. Örneğin sağ altta duran "bu kayda yönelik etiketler" kısmı(önsöz yazınca bu metnimin çıkacak olması güzel bir şey), internetin interaktif yapısı, bir edebiyat dergisine oranla daha fazla insana hitap ediyor olmanız ve en nihayetinde tüm yavanlığınıza karşın yazmanın bir zamanlar tadını almış olmanız...

Burada herhangi bi şeyden bahsedebilirim. film eleştirisi, kitap eleştirisi, albüm eleştirisi, ekonomi, otobüste gördüğüm insana neden hayranlık duyduğum, cinsellik, otobüste kıçkıça gitiğim insana neden gıcık olduğum, içeriğinden öte post-modern veya absürd olsun diye yazılmış metinler, kişisel meselelerime çok fazla girmemeye çalışacam, house md, seinfeld, yemekler(devrez), iş alemi, politika...

Metnimin anlattığı tutarlı bir şey olmamasından dolayı, yazılanları toparlayacak bir sonuç (yoktur) ancak bu kadar olabilir. Geriye bir tek bitiriş kalır:


SON






Hiç yorum yok: